12 May Aura ve Enerji Alanı Nedir?
Aura ya da enerji alanı konusuna girmeden önce enerji kavramıyla ilgili olarak ne anladığımızı ve ne anlatmak istediğimizi biraz açıklayalım.
Çevremizdeki her şeyin atomlardan oluştuğunu, canlı ve cansız dediğimiz her varlığı oluşturan atomların da nihai olarak enerjiden oluştuğunu biliyoruz. Çoğumuz, tüm kainatın ve varoluşların kaynağı olan enerjinin, fizik duyularımıza çarpan ve bilim insanlarının geliştirebildiği cihazlarla tespit edebildikleri skalasından haberdarız. Enerjinin ısı enerjisi, ışık enerjisi, elektrik enerjisi, manyetik enerji, mekanik enerji, kimyasal enerji, nükleer enerji, kinetik enerji, hidrojen enerjisi, potansiyel enerji, ses enerjisi vb. gibi çeşitlerini tanımlıyor ve biliyoruz.
Şamanlar, mistikler, metafizikçiler, okültistler, teozoflar, Kızılderililer, Polinezya yerlileri, kadim doğu bilgelikleri, ruhsal şifacılar ve spiritüalistler ise, Ruslar tarafından “psikoenerjetik” diye adlandırılan daha başka güçlerin de var olduğunu kabul ederler. Bu daha başka güçlere çeşitli kültürlerde prana, chi (ki), mana gibi isimler verilir. Tarih boyunca bu daha başka güçlerle ilgili olarak görüş bildiren ve araştırma yapan insanlar tarafından od, illiaster, orgon, vril, vital güç gibi yüz kadar isimlerle de anılan bu süptil enerjilerin yaşamın sürekliliğinde ve bilincin tezahürlerinde son derece aktif ve etken bir güç olduğundan söz edilir. Kaynaklara göre bu güçler bedenle olduğu kadar zihinle de etkileşim halindedir. Bu güçler yaşantımızda çok etkindirler ve yararlı biçimde kullanılabilirler. Stanford Üniversitesi’nden madde bilimi profesörü Dr. William Tiler bu güçlerle ilgili olarak yapılan deneyler hakkındaki düşüncesini, “Görünen o ki, geleneksel bilimde tanıdıklarımızdan bütünüyle farklı yeni enerji alanlarıyla uğraşıyoruz” diye ifade etmiştir.
Hint felsefesinde karşımıza çıkan prana, atmosferdeki serbest bir enerji formu ve aynı zamanda canlı varlıklardaki hayat verici enerji olarak kabul edilir. Bedene gıdalar ve solunum yoluyla girer. Belli tekniklerin kullanılmasıyla normalüstü miktarlarda alınabilir. Bedende depolanabilir ve sağlığımızda ilerleme kaydetmek için kullanılmasının yanı sıra başkalarına yardım etmek ve şifa yapmak için zihinsel olarak yönlendirilebilir. Levitasyon gibi olağan dışı beceriler için kullanılabilir.
Tüm Cisimler Çevreyle Enerjetik Alış Veriş İçindedir
Bütün fizik maddeler bir enerji yayarlar ve aynı zamanda bir enerji alırlar. Kainat mütemadiyen birbirlerine enerji verip, enerji alan bir sistemden meydana gelmiştir. Bütün cisimler çeşitli varyasyonlarda çevresiyle enerji alışverişi içerisindedir. Canlı organizmalar da çevreyle sürekli bir enerji alışverişi içerisindedir. Ancak canlı organizmalar kendi bünyeleri içerisinde sürekli bir enerji dönüşümünü de gerçekleştirmektedirler.
Bizim yaşamımız biyokimyasal ve biyofiziksel düzeyde sürüp giden kesintisiz enerji dönüşümleriyle sürüp gitmektedir. Adına beden dediğimiz bu mükemmel organizasyon dışarıdan aldığı materyalleri ihtiyaçlarına en uygun biçimde enerjiye dönüştürüp bu enerjiyi en uygun yerde kullanabilecek şekilde programlanmıştır.
Bahsettiğimiz durum yani canlılığın fiziksel düzeydeki madde ve enerjileri alıp dönüştürdüğü gerçeği aslında madalyonun bir yüzüne ait gerçekliği tanımlar. Madalyonun diğer yüzünde ise çok eski zamanlardan günümüze kadar gelen kadim bilgiler ile modern araştırmaların ortaya koymaya başladığı gerçeklik vardır. Gerek kadim öğretiler gerekse modern araştırmalar canlılığın sürmesinde daha süptil ve daha asli olan başka bir enerjiye işaret eder. Bu enerjiye tüm evrene yayılmış olan yaşam enerjisi veya vital güç denir. Üstelik yaşam enerjisi olmaksızın fizik yaşamın var olamayacağını öne sürmektedirler.
Her maddenin her atomu, sürekli hareket içinde olan elektron ve protonlardan oluşur. Bu elektron ve protonlar elektrikseldir ve manyetik enerji titreşimleridir. Canlı maddenin atomları, cansız maddenin atomlarından daha aktiftir ve titreşimleri daha yüksektir. Bu nedenle ağaçların, bitkilerin, hayvanların ve insanların enerji alanları daha kolay saptanabilir ve görülebilir.
Atomik yapısı olan her şey, canlı ve cansız dediğimiz her şey kendisini çevreleyen bir enerji alanına sahiptir. Canlı ve cansız varlıkların etrafındaki enerji alanına aura denir. Kristallerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların birbirlerinden farklı titreşimleri olan auraları vardır.
Olağan durumlarda bitkilerin, hayvanların ve insanların enerji alanı, psişik yetenekleri gelişmiş olan kişilerce görülebilmektedir. Bazı bireyler bu yeteneğe doğuştan sahiptir. Bazen bu yetenek, kimi insanların yaşamlarının belirli bir anında kendiliğinden ortaya çıkabilir. Bazı bireylerde ise, spritüel nitelikteki disiplinlerin kapsamında yer alan çeşitli uygulamalarla geliştirilebilir. Doğru bir tekniği uygulayan her bireyin psişik yeteneklerini geliştirme, auraları görebilme şansı vardır.